16 Ağustos 2010 Pazartesi

''EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR.'' Hangi Milletin.?



‘’Hiçbir ihtilalci görülmemiştirki yıkmakta gösterdiği başarıyı yapmaktada göstersin..’’ (Sultan 2.Abdülhamit )


‘’Analar asker doğurur ama sikorsky doğuramaz..’’

‘’Asker, Polis, sivil toplum kuruluşları ve hatta üniversite gençliği top yekun işlev kazandırılacak ve kaos ortamı oluşturulacaktır. Müdahale için gerekli tüm koşullar derhal oluşturulacaktır.’’

‘’Gerekirse aydınlar, akademisyenler hatta bürokratlar bu uğurda feda edilecek, akacak kanla yönetime el konulacaktır..’’



Neden? Cumhuriyet ilan edilmedimi.? Demokratik, üniter, laik hukuk devleti henüz kurulmadımı?

‘’EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR..’’ Dikkat ediyormusunuz? KAYITSIZ ve ŞARTSIZ..

Hangi MİLLETİN.?

Konu öylesine kangren öylesine içler acısı ki yıllarca konuşsak, yıllarca tartışsak bir yere varamayacak. Konu insan hakları, demokrasi, özgürlük,hak,adalet, eşit şartlarda insanca yaşamak ise binlerce milyonlarca kelime yan yana getirebilir , günlerce, haftalarca hatta yıllarca konuşabiliriz değimli.? Neden.?

15 yaşındaki gencimizle, 90 yaşındaki büyüğümüze kadar, bu topraklarda yaşayan insanımızın tam 87 yıldır hiç görmediği ama sürekli duyduğu kavramlar. Bir ülkede demokrasi, insan hakları, adalet, eşitliğin en temel göstergesi olan kişinin kendini temsil edecek bireyleri kendi hür iradesiyle seçmesi kadar en doğal hakkı ne olabilirki.? Bu ülkede yaşayan her ırk, din, dil, mezhep’e mensup vatandaşlarımızın eşit şartlarda, korkmadan, özgürce yaşayabilmesi kadar doğal hangi hak olabilirki.? Ama yok diyorlar birileri. Sizlerin kafaları basmaz,sizler canlı dekorsunuz diyorlar birileri. Seçip yolluyoruz, bak hata yaptın işte, beceremedin diyor birileri. Siz kimi kandırıyorsunuz beyler.? Madem benim seçtiğimi siz beğenmeyeceksiniz, sizin getirdiğiniz benim kafama vuracak, peki ben neyim, neyi seçiyorum, niye seçiyorum.? Allah’ını seven biri çıksın bunu bana açıklasın.

Cumhuriyet ilan edildi. ‘’Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’’dendi. O millet biz değilsek, egemenlik bu ülke için ölen, bu ülke için yaşayan, bu ülke için gece gündüz çalışan millette değilse kimde.?Belli bir zümredemi.? Peki biz kimiz.? Okuyun diye değil, okuyup geçin diye değil, lütfen.!! Egemenlik kayıtsız şartsız kimin.?

1950 de seçtik. 10 yıl akla imana sığmayacak türlü entrikalarla hazırlıklar yaptınız ve yine sahnede siz vardınız. Onca günahsız insanın boynuna yağlı urganı taktınız. Egemenlik kimindi.?

Yine seçtik. 12 mart’da yine bize tüfeğin ucunu çevirdiniz. Başvekilimizi süngü zoruyla istifaya zorladınız ve hiç utanmadan, yüzünüz kızarmadan çıkıp milyonların önünde ‘’Başvekilin istifası demokratik bir istifadır.’’dediniz. Süngü zoruyla demokrasi öylemi.? Egemenlik kimin.?

80 lere gelirken ne kanlar döktünüz, ne beyinleri yere serdiniz, süt kokan ana kuzularının üzerlerine bombalar atıp ülke elden gidiyor diye bağırdınız ve aynı sokakta oturan, aynı kahvehanede çay içen, aynı sırada okuyan, aynı köyde büyümüş fidanların eline silahları verip oluk oluk kan döktünüz. Su hazırdı, unu zaten aldınız, yoğurdunuz ve bir ülkenin helvasını kardınız. Biz insanız,milletiz, halkız bu ülkenin gerçek sahipleriyiz dedikçe siz vurdunuz. Egemenlik kimin.?

Uzay çağındayız, teknolojik çağdayız diye gurur duyarken siz 28 şubatta da tekneyi aldınız kolları sıvadınız biz seçtik bir gecede siz geldiniz. Peki egemenlik kimin.?

Peki siz kimsiniz.? Merak etmeyin, sizi üst komşumuzdan çok daha yakın,asker arkadaşımızdan çok daha eski hatta ebemizden çok daha evvel tanırız. Kah yurt dışında bir kartel, kah karargahta bir yıldızlar geçidi ve yakamoz,kah neye hizmet ettiği belli olmayan, halkı kışkırtıp çatışma yaratmaktan başka tek bir becerisi olmayan, hatta gömleğinin düğmelerini iliklemek kadar bile birleştirici yetisi olmayan parti başkanı, kah bir medyatör, kah haşa kendisine Allah’ın bile dokunamayacağına inandığı cübbeli asık surat sözüm ona ülkenin, demokrasinin gerçek sahipleri.. Bir asırdır ne uslandınız nede usandınız. Bak yine hortladınız. 8 yıldır 8 kere süngüyü yokladınız. 80 gece rüyanızda darbe türküleriyle uyudunuz ama yazık ki hala uyanmadınız..

1.TBMM de siz vardınız, 60 da Kütahya karayolunda nöbette siz. 12 martta karargahta siz, 80 de bir elinizde kanyak, bir elinizde puro, akan kanları şarap sandınız. 28 şubatta ay ışığı yakamoz,sarıkız.. Şarkı gibi değimli.? Bir milletin kaderi ne acı şarkı dizesi gibi.

Bir anayasa düşünün ki süngü zoruyla hazırlanmış, korku imparatorluğu içinde halka dayatılmış ve yüzde 90 ı aşan bir kabul oyuyla yürürlüğe girmiştir. Neden? O dönemde sokaklarda kan, insanlar işlerine can güvenliği olmadan giderken, hangi köşe başında ne tip bir bomba patlayacağı belli olmadan, hangi kahvehane taranacak, kime kurşun sıkılacak meçhulken, dahada ERİMİ, bir devletin başbakanı güpegündüz İstanbul’da insanların gözünün önünde savunmasızca katledilebilirken, insanların can güvenliği sıfırken. O şartlarda halkın ruh halini bir düşünelim isterseniz. Ve tamamı asker kökenli kurucu meclis tarafından üzerinde eli ayağı olan her maddesi tek tek o günkü zihniyete uyarlanmış, sözde insan hakları ve demokrasi çerçevesinde hazırlanmış askeri bir metin.

Yıl 2010 ve bu millet, artık çok daha fazla okuyor, çok daha fazla konuşuyor, biliyor düşünüyor, irdeliyor. Ama çok acıdırki, hala o günkü güruhun temsilcilerinin sesi, nefesi, bireyleri, grupları, partileri, sivil toplum kuruluşları, bürokrasideki kaleleri tek bir ağızdan tek bir nefes, diyorlar ki ‘’HAYIR’’.

Neye hayır? Niye hayır? Kurulan bu muhteşem nizam ve intizam içinde yürüyen karanlık, darbeci, zulüm, kan, barut kokan bir döneme ait ve devletin, bürokrasinin en kilit yerlerini zapt eden bu güruh hayır diyor. Olmaz diyor, olamaz diyor. Çünkü bu anayasa değişirse eğer, biliyorlarki bir daha halkın seçtiğine süngü doğrultamayacaklar, biliyorlarki kolları kanatları kırılacak, biliyorlarki devletin en etkili en önemli noktalarını zapt edip sonra istediklerinde rejim tehlikesi var, ülke elden gidiyor, devletin iradesinde boşluk ve zayıflık var ve o kan kokan ‘’……..kötü giden devlet idaresine el koymuştur’’kelimesiyle yüzbinlerin ekmeğine , canına, ırzına, şerefine, ipotek koyamayacakları korkusuyla HAYIIIIIRRR diyorlar.

Kardeşlerim, ağabeylerim, saygıdeğer büyüklerim. Dersimden süngü zoruyla kalkıp, taş duvarlar arasında hayat mücadelesi veren Yusuf Amcam,Besime Teyzem.. Van’dan Muş’tan Siirt’ten Hakkari’den Lice’den Silopi’den topraklarından kalkıp beklide hiç istemediği halde büyük şehirlerde hayat mücadelesine düşen, gecesini gündüzüne katan insanlarımız. Arhavi’den Şavşat’tan Güneysu’dan Çarşamba’dan Enez’den Uzunköprü’den ülkemin bizim olan her köşesinden büyüklerim, kardeşlerim, dostlarım, zaman ayrılma zamanı değil, zaman birlik olmaz zamanıdır. Hangi görüşe, hangi inanca, hangi mezhebe, hangi boya, aşirete, kola, soya bağlı olursak olalım, öyle bir zaman ki 100 yıldır bizi bize kırdıran, ekmeğimize göz diken, huzurumuzu bombalayan, kardeşliğimize birliğimize kasteden , dünyanın en büyük değeri demokrasimize hak ve özgürlüklerimize kurşun sıkan bu karanlık beyinlere karşı birlik olma zamanıdır. Sizden tek istediğim bu ülkede yaşanan 100 yıllık gelişmeleri tarafsız, objektif, hiçbir cemaate, örgüte, kurum ve kuruluşa üye olmadan yandaş olmadan izleyen ve 100 yıldır bizi bu hale getiren bu güce karşı sadece yumruklarını sıkıp ellerini gök yüzüne açıp Allah’a dua eden bir genç olarak sizden tek istediğim, tüm kırgınlıklarımızı, siyasi düşüncelerimizi bir yana bırakarak, sadece ve sadece düşünelim ama ne olur düşünelim. Hangi siyasi partiye mensup olursak olalım, daha aydın daha şeffaf daha demokratik daha özgür daha uygar daha yaşanılabilir bir Türkiye için Yüzyılın hareketine EVET. Bilerek , sindirerek, gönülden yürekten, hiçbir etki altında kalmadan, kendimiz için, geleceğimiz için, çocuklarımızın daha demokratik, özgür, eşit şartlarda yaşayabileceği bir ülke için.

Görmek için bakmak gerek ama illede bakmak gerek. Ve gerçekten görmek gerek. Bir yanda demokrasi, hak ve özgürlükler, daha şeffaf daha yaşanılabilir bir Türkiye için Anayasa… Diğer yanda işte 80 yıllık çekilen acılar. Sadece düşünelim ama illede hakkaniyet çerçevesinde ve hak için haklı için düşünelim.

Birileri sırf canı istiyor diye internette siteler kurup bu ülkenin insanlarını fişlemesin diye,

Süngüyü gösterip ya legal çekilirsin yada illegal olanı yaparız diyemesin, yinemi sıkıyönetim, yinemi sokağa çıkma yaşağı, yinemi kan ve göz yaşı olmasın diye

‘’Başbakanın istifası demokratik bir istifadır..’’demesin diye,

Düzenleri bozulacağını, istediklerinin olmayacağını anlayınca şemdinli’de garip gurebanın üzerine kurşun sıkılmasın diye,

Keyfe keder sağa sola mayın döşeyip, ölen ölür kalan sağlar bizimdir,hiç önemi yok canımız sağolsun diyemesin diye,

Birilerinin kişisel çıkarları dahada palazlanmasın, yiyemesin, aksırıncaya tıksırıncaya kadar yiyemesin, şişemesin, sömüremesin diye ,üzerimize bizim paralarımızla alınan tankı topu tüfeği süremesin diye,

Bürokrasinin , adaletin, hukukun, sınıflara ayrılarak kendilerine emniyet sübabı, demokrasiye insan haklarına zulüm olmasın diye,

Demokrasiyi illegal, canice yöntemlerle hiçe sayıp, sırf istedikleri olsun diye güngören’de çoluk çocuk demeden, alevisi, sünnisi, kürdü, lazı patlatılmasın diye,

Abdi İpekçiler, Uğur Mumcular, Gaffar Okanlar faili meçhule gitmesin diye,

Madımaklarda canlar yanmasın diye, Mamak Zindanları, Ziverbey Köşklerinden çığlıklar yükselmesin diye,

Ege havasahasında jetlerimiz düşürülmesin, camilerimiz bombalanmasın, etnik çatışmalar yaşanmasın diye,

Ayrımcılık olmasın, bu Kızılbaş olmuş yobaz denmesin diye, kapıya bacaya konmaz denmesin diye, kestiği haramdır yenmez denmesin diye,

İnsanlarımıza dini, siyasi, sosyal görüşlerimizi ezerek hor görerek ötekileştirerek zorla empoze edilemeyeceği bilinsin diye,

Sevilmenin severek, hoş görerek, birleştirerek kazanılacağı, seversen sevilirsin düsturunun doğruluğu görülsün diye,

Her insan eşit şartlarda, inancını özgürce yaşayıp huzur içinde camisine, cem evine gidebilsin sen şusun sen busun diye insanlarımıza kin, nifak tohumları ekilemesin diye,

İnandığı davası uğrunda varını yoğunu yollara döken kan yiyip kan içen ülkücü kardeşlerimiz kendi fikrini söylediğinde ‘’YARDAKÇI KÖPEKSİNİZ’’ hakaretiyle ezilip aşağılanmasın diye,

Sadece üç beş oy uğruna dini inancı gereği inandığı kıyafeti giyen annelerimiz teyzelerimiz birilerinin seçim malzemesi olmasın ve 30 gözü dönmüş cani tarafından tartaklanarak ezilip hor görülmesin diye,

Yüce bağımsız yargımızın, savcılarımızın, hakimlerimizin kürsüleri birilerinin arka bahçesi olmasın çantada keklik denmesin diye,

Adalette,hoş görüde, yardım severlikte bir güneş gibi olalım diye,

600 yıl boyunca hiçbir zaman toprak alma sevdasına düşmeden, hakkı ve adaleti yaymak için adım atan bir devletin, ermeniden, museviye, hıristiyandan müslümana, güven, adalet, huzur dağıtan bir milletin bunu nasıl başardığı, hangi evrensel ve ilahi ilkelere sımsıkı sarılarak, makamına mevkisine unvanına bakmadan eşit şartlarda asla taviz vermeden bu inancı yaymada nasıl başarılı olduğu ve hala başarabileceği görülsün diye,

Tarihinde hiçbir zaman köle edilmemiş, hiçbir zaman köle edinmemiş bir milletin, insanlığa, inanca, mazluma, haklıya nasıl bakıp nasıl davrandığı yine görülsün diye,

100 yıllık geçmişte şu güzelim ülkenin tek karış toprağına bir damla su dökmeyen ama kan dökülmesi için dişini tırnağına takan, iki taşı üst üste koymayıp, ülkenin gelişmesi için huzuru için gecesi gündüzü olmayan insanların kafalarına taş üstüne taş vuran bu güruh, milletin gerçeği çok iyi bildiğini ve gereğini her daim yapacağını görsün diye,

Bölücülükle, faşizmle, ayrımcılıkla kucak kucağa oturan, çözümsüzlük ilkesi bizim tek kurtuluşumuzdur felsefesiyle ayakta duran, milletimizin kanını bir vampir gibi emen ve yıllardır kör, tek bir sağlam mesneti olmadan, sırf muhalefet olsun, insanlar birbirini yesinki bizde bu karmaşadan palazlanıp iyice şişerek çıkalım mantalitesiyle yürütülen, zerre çözüm içermeyen kokuşmuş siyasetin bir yere varmayacağı görülsün diye,

İyi yada kötü, doğru yada yanlış, eksik yada fazla, BİZ SEÇTİK..Bu yüce milletin seçtiği vekilleri korkmadan yılmadan çalışıp bizi en iyi şekilde temsil edebilsin diye,

Ve illede ‘’EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR’’ bizim olsun diye.

Söylenecek okadar çok acılar, okadar çok zulümler, okadar çok canilikler varki, ne hatırlamak ne yaşamak istemiyor insan. Şimdi ise siyasi görüşü ne olursa olsun, etnik kimliği ne olursa olsun, dini inancı ne olursa olsun, bu topraklarda yaşayan ve özgürce yaşamak isteyen bizim için, gün düşünme günüdür. Hırslanma, intikam alma, kin duyma, yabancı görme günü değildir sevgili dostlar. Sadece düşünme ve geleceğimiz adına doğru karar verme günüdür.

EVET.. Gün bilerek, düşünerek, doğru olana karar verme günüdür. Gün yep yeni bir ANAYASAYA, bizim için, geleceğimiz için, korku imparatorluklarından sıyrılıp gerçek bir DEMOKRASİ, gerçek bir ÖZGÜRLÜK, EŞİTLİK, HAK için HAKLININ yanında olma günüdür. En ağır şartlarda en doğru kararları veren bu milletin, yine istikbali için doğru olanı yapacağına inancım sonsuzdur. Bu gün 1960 ları, 12 martları, 1982 leri, 28 şubatları yüreğinde, evinde, geleceğinde, işinde, rızkında, gelecek hayallerinde en acı şekilde yaşayan milletimizin, HAYIR biz memnunduk, yada EVET bıktık usandık yıldık, YETER deme günüdür.

Gün, geçmişte yaşanan büyük acılarla, kaybedilen onca değerleri ve gelecekteki ümitlerimizi, çocuklarımızın hayallerini, onlara nasıl bir ülke bırakmalıyız vebalini düşünüp en doğru kararı verme günüdür. EVET bu ülke için TEK YÜREK olma günüdür. Hak için hakkaniyet çerçevesinde, her türlü acıyı ihaneti düzenbazlıkları görmüş bu necip milletin, beklide bir daha hiç cesaret edilemeyecek, belkide bir daha bu şansı hiç yakalayamayacağımız bir zamanda, ayrılmadan, bölünmeden birbirimizin acısını, hayallerini, ümitlerini, istikbalini BİR bilerek 80 milyonun ve doğacak çocukların vebalini omuzlarımızda taşıdığımız bu kritik dönüm noktasında ‘’YÜZYILIN HAREKETİ’’ etrafında birleşme günüdür.

En derin Saygılarımla.

Murat Pul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder